Tüm Haberler

Etiketler

Abdulhamit Güreş'te Rakip Tanımadı

www.tips-fb.com Gönderen AMCA 29 Ekim 2011 Cumartesi 0 yorum

   
Kocaeli minikler ligi güreş müsabakaları tamamlandı.

42 kiloda güreşen bir güreşçi var ki çok tanıdık. Karamürsel'de görev yapan Fazlı Hocamızın oğlu Abdülhamit  İsmail Biçer, güreşlerde fırtına gibi esiyor. Hemşerimizin de bulunduğu güreş ekibi, birincilik kupasını kazanarak, Belediye başkanı İsmail Yıldırım'a götürdüler ve balık adasında balıkla ödüllendirildiler.
 
Bizde Akçapınar'ın gururu güreşçimizi tebrik ediyor, başarılarının devamını bekliyoruz.



| edit post

Duman Köy'de Görünmez Kaza

www.tips-fb.com Gönderen AMCA 28 Ekim 2011 Cuma 0 yorum


 Komşu köylerimizden Duman Köyü'nden Mehdi Yanık, evinin önünde çalışmayan traktörünün altına girerek arızasını ararken, tam olarak bilinmeyen bir sebepten dolayı çalışan traktör üzerinden geçmiştir.
 Oğlunun Asker de olmasından dolayı, komşuları tarafından Taraklı Sağlık Ocağı'na  kaldırılan Mehdi Yanık, yapılan ilk müdahale sonrası Sakarya Toyotasa Hastanesi'ne sevkedilmiştir.
 Tedavisinin devam eden Mehdi Beyin durumunun iyi olmakla beraber, kaburgaları kırılmıştır.
 Akçapınarlılar olarak kendisine geçmiş olsun der, Allah'tan acil şifalar dileriz.

| edit post
www.tips-fb.com Gönderen Halil Yavuz 25 Ekim 2011 Salı 0 yorum

Kani Karaca

(1930 – 2004)

Asrımızın en Büyük Kuran Bülbülü, Klâsik Müzik Üstadı

Prof. Dr. Ali Seyyar

Türk Klâsik musiki kültürünün yaşayan son temsilcilerinden Kâni Karaca, 1930'da Adana'nın Adalı köyünde doğar. İki aylıkken bir kaza sonucu gözlerinde rahatsızlıklar meydana gelir, üç aylık iken, yanlış ilaç neticesinde gözleri tamaen görmez olur. Çiftçi babası ölünce halası onu yanına alır ve 'avare dolaşacağına hafız olsun' der. Böylece ilkokulda okurken, aynı zamanda köyün imamı olan öğretmeninden ders alarak 9 yaşında Kur'an'ı hıfz eder.

1950'de İstanbul'a gelir. İlk hocası Saadettin Kaynak'la, Yeni Cami'de mukabele yaparken tanışır. Bir süre Sadettin Kaynak'la çalışarak üslup ve tavır bilgileri öğrenir. Dinî musiki çalışmalarını daha sonra, üslup ve tavır yönünden çok etkilendiği Yeraltı Camii imamı ve hatibi ünlü Hafız Ali Üsküdarlı'nın öğrencisi olarak sürdürür. Kendi ifadesiyle, Kuran'ın inceliklerini ondan öğrenir.

Mesut Cemil, Nuri Halil Poyraz, Saadettin Heper, Alâettin Yavaşça, Refik Fersan, Münir Nurettin Selçuk'la meşk eder. TRT Ankara Radyosu Müzik Yayınları Şefi Ruşen Ferit Kam, Vecihe Daryal, Nejdet Yaşar, Niyazi Sayın, Cevdet Çağla ile klâsik müzikte refakat eder.

Sadettin Heper'den kudümle usul vurmayı öğrenir, kendisinden ayrıca başta mevlevî ayinleri olmak üzere pek çok dinî eser meşk eder. İstanbul'un musiki çevrelerinde çeşitli sanatçılardan yararlanarak musiki bilgisini ilerletir. Hafız Ali Üsküdarlı, Kemal Batanay, Sadettin Heper ve Bayındırlı Mustafa Efendi gibi birçok değerli müzisyenlerin huzurunda verdiği Aşere ve Takrid imtihanı ile icazet alır ve bu imtihandaki başarısı Kani Karaca'nın makam bilgisi ile yeteneğini kabul ettirdiği önemli bir aşama olur.

Karaca, 1950'lerin sonları ile 1960'lı yıllarda İstanbul Radyosundan yayımlanan programlarda klâsik fasıllardan çok seçkin eserler okur. Bir ara İTÜ Devlet Konservatuarı’nda hocalık yapar. Her yıl Konya'da ve İstanbul'da düzenlenen Mevlana'yı anma haftaları ile İstanbul Festivali çerçevesindeki sema törenlerine naathân, ayinhân ve kudümzen olarak çalışır. Yurt içinde ve yurt dışında düzenlenen sayısız konsere ve mevlevî ayinine katılır. Pek çok plak, CD ve kaset doldurulur. Bu arada bakanlara, milletvekillerine ve işadamlarına da mevlit okur.

Ünü her tarafa yayılır. Ancak, ülkemizden ziyade Batı'da daha çok ilgi görür Karaca. Avrupa ve Amerika’daki müzik eleştirmenlerinin “efsanevî vokalist ve bu asrın en büyük sesi” olarak tanımlarlar.

Geleneksel uslup, makam ve tavırda mevlit, ezan, tekbir, kaside, münacaat ve ilahi okuyan, bu eşsiz ses varlığıyla milletimizin kültür mirasını ayakta tutan Hafız Kâni Karaca’yı 29 Mayıs 2004 yılında kaybettik. Evli ve iki çocuk sahibi olan ve kanser hastalığı sonucu 74 yaşında hayata veda eden sanatçının cenaze namazı Fatih Camiinde kılınır ve Edirnekapı Mezarlığına gömülür.

Dünyanın Dört Bir Yanında Ünü Yayılır

1965'te İstanbul'a İslâm ülkelerinden siyasî heyetler gelir. Karaca, misafir delegelere Arap makamıyla Kur'an okur. Suudi Arabistan'ın Hac Bakanı, Seyyid Muhammed Hasan Kudbi Kuran tilavetinden çok memnun kalır ve ‘‘Türkiye'ye gelip böyle bir hafızla karşılaşacağım aklıma gelmezdi’’ der. Bunun üzerine Karaca'yı, hacca davet eder. Ayrıca, Kral Faysal'ın sarayında yapılan “Âlem-i Rabıta-t-ül İslâm” isimli bir toplantının açılışı, Hafız Kani Karaca'nın okuduğu Kur'an-ı Kerim ile başlar. Bir Türk hafızı olan Karaca, Arap hafızlardan daha mükemmel bir biçimde Kuranı, Arap tavrıyla okur ve çok beğeni kazanır. Cidde Radyosu'nda, okuduğu Kur'an halen yayınlanmaktadır.

Kur'an'ı Kerim okuma yarışması için Malezya'ya gider. Mevlevî ayinleri münasebeti ile Amerika, İngiltere, Fransa, İtalya, Kanada, Almanya ve Hollanda’ya gider. Amerika'da ve birçok Avrupa ülkesinde onun okuduğu Mevlevi ayin-i şerifleri ve Naat-ı Mevlana kasetlerden dinlenerek öğrenilir ve meşk edilir. İngilizler, özel sipariş ile, Kâni Karaca'ya Hatip zade Osman Efendi'nin Rast Kâr-ı Nâtık'ını okuturlar. 1989 ve 1990 yıllarında İhsan Özgen ile Atina ve Selanik'te verdiği konserlerin canlı kayıtlarından plak ve CD yapılır.

Cennetten Gelen Yüce Bir Ses

Türkiye'de mevlithanlığıyla tanınsa da aslında Kani Karaca, İstanbul'un son kırk yılda tanıdığı en ünlü hafız ve eşsiz bir klâsik müzik üstadıdır. Kuran’ı rakipsiz bir ustalıkla Arap ve İstanbul tavrıyla okur, kudüm, ut çalar. Kâni Karaca, üstün makam bilgisi ve dinî muhteviyatlı olsun veya olmasın, zengin repertuarı ile ülkemizin sayılı icracılarındandır. İstanbul Radyosundaki solo programlarında ve özel konserlerde okuduğu kadar, murabba beste, ağır ve yürük semailer arasında ilk kez seslendirilmiş eserlerin sayısı bir hayli kabarıktır. Karaca, Münir Nurettin Selçuk'tan sonra yetişen değerli icracılar arasında adı en başta anılan ses sanatçılarındandır.

Doğaçtan okuyuş yeteneği gerektiren hafızlık ve mevlithânlık ile, besteli eserlerdeki icracılığı onun okuyuculuğunun iki yönüdür. Mevlit, ezan gibi yazılı bestesi olmayan, ancak doğaçlama ezgilerle okunan dinî musiki şekillerinden başka, Kur'an okuyuşunda da büyük sanat gücü gösterir. Karaca, musiki eğitimi görmemiş din hocalarının yirminci yüzyılda artması sonucu hafızlığın sanat yönü gitgide kaybolurken, dinî musikinin geçen yüzyılda yetişmiş üstatlarıyla zamanımıza kadar ulaşan seçkin gelenekleri izleyip geliştirenlerdendir. Onun musikiye en büyük katkısı, İstanbul'a özgü mevlit ve Kur'an okuma üsluplarını günümüzde de büyük sanat gücüyle yaşatmasıdır.

"Karaca, bugün kaybolmaya yüz tutmuş olan gazelin de çok usta bir yorumcusudur. Doğaçlama musikide ezgi ile güfteyi her musiki şeklinin gerektirdiği ifadeye göre başarıyla kaynaştırır. Bariton sesiyle, pestlerde olduğu kadar tizlerde de perdelerin sesini falsosuzca vererek, makamların özelliklerini, seyirlerini ustaca gösterir. Belli bir makamın ses alanından çıkarak başka bir makamın ses alanına geçmek anlamına gelen geçki sanatını başarıyla uygular, iç içe örülü, uzun ve kısa, uzak ve yakın geçkilerindeki makam, ezgi ve buluş çeşitliliği, okuyuş üslubuna ayırt edici bir özellik katar".

Kâni’yi diğer Türk musikisi icracılarından üstün yapan bir meziyeti daha var. Müthiş bir kulak hafızasına sahiptir. “Bir eseri bir kere dinlemekle ezberine alır” denilen türden bir müzisyendir. Kuran hafızı olmanın getirdiği üstün ezberleme gücü sayesinde gerek dinî, gerekse din dışı eser repertuarının genişliği dikkat çekicidir.

Yeni Dönemin Kadrine Uğramış Kendi Halinde Mütevazı Bir Sanatkâr

Kâni Karaca'nın ünü bütün dünyada bilinmesine karşılık, bütün bu musiki kültürü, tecrübesi ve üstün meziyetlerine rağmen Türkiye'de yeterince ilgi görmemiş ve bundan dolayı da hayat ile mücadele etmek mecburiyetinde kalmıştır. Bir sanatçı arkadaşının teşvikiyle bir ara, belki de geçim sıkıntısını hafifletebilmek maksadıyla, Maksim Gazinosunda sahneye çıkar. Gazinoda, o yaşına ve hafızlığına rağmen şarkı söylemesi, dedikodulara yol açar. O da, zaten dinleyici kitlesinden memnun olmaz ve bu işi bırakır. Bununla ilgili olarak, bir gazetecinin "yeterince anlaşıldığınızı, kıymetinizin bilindiğini düşünüyor musunuz? " sorusuna enteresan bir cevap verir Karaca:

"Öyle bir ortamda ortaya çıktık ki... Dede Efendi çilekeşlik yaparmış. Karısı, çoluk çocuğu yakınırmış. 'Bize bir faydan yok' diye. Bestekârlığa başlamış. İlk şarkısı 'Zülfündedir benim bahtı siyahım', Padişah 2. Mahmud'un huzurunda okunmuş. Dede Efendi'yi buldurtmuş ve bir kese altın vermiş. Evdekiler saymakla bitirememiş. O zamanki ortamda olsaydık, elimiz soğuk sudan sıcak suya girmezdi. Üç kuruş için takla atıyoruz. Aç mısın diye soran yok. "

" Eğer siz sanatkârınıza sahip çıkmazsanız, onun sanatını icra etme imkânını elinden alırsanız, ekonomik sıkıntı içerisine sokarsınız, peki o zaman o insan ailesinin, evinin ve çocuklarının geçimini nasıl sağlayacak ?"

Karaca'nın bu etkili sözleri karşısında, ömrünün sonbaharında yalnız olmadığı ortaya çıkar. Kadir kıymet bilen, gerçek sanatçılara değer veren insanların ülkemizde de hâlâ var olduğunun huzurunu yaşar Karaca. 2001 yılında kendisi için Cemal Reşit Rey Konferans Salonunda "Kânı Karaca'ya Saygı" gecesi düzenlenir. Ayrıca, Boyut Yayın Grubu tarafından hazırlanan "Türk Müzik Geleneğini Yaşatanlar" VCD Kitap serisinin ilki Karaca için çıkar. Yönetmenliği Mehmet Eryılmaz'ın, genel danışmanlığını Gönül Paçacı'nın yaptığı belgeselde Karaca'nın kültür hayatımız ve Türk musikisi tarihi açısından taşıdığı önem kapsamlı olarak anlatılır.

Ayrıca, “Aşk ile…” adını taşıyan açıklayıcı bir kitapçık da ihtiva eden iki CD’lik zengin albümü Pan Yayıncılıktan çıkar. TRT İstanbul Radyosu tamburilerinden Hakan Talu tarafından hazırlanan çalışmanın, artık camilerde pek rastlayamadığımız dinî musiki örneklerini bir araya getirmesi açısından ayrı bir öneme sahiptir.

Ölümünden Sonra Hakkında Söylenenler

“Onunla bir devir göçtü. Kâni karaca, Münir Nurettin Selçuk gibi isimler kendilerini musikiye adamışlardı. Onlar gibi kendilerini musikiye adayanlar çıkarsa bu gelenek devam eder. O, musiki için yaşadı, musiki için öldü. Son konserimiz üç ay önce vermiştik. Zor bir besteydi ve büyük bir ustalıkla seslendirdi. Kadri kıymeti dışarıda daha çok biliniyordu”. (Ruhi Ayangil).

“Bir devin ölümü bir devrin sonu anlamına geliyor. Belki büyük bir söz ama, bu ölüm Türk musikisi icrasının bittiğinin işaretidir. Bir kültür, gelenek onun ölümüyle sona erdi. İstanbul usulü Kuran tilaveti Karaca ile bitti. İstanbul tarzı sona erdi” (Mehmet Güntekin).

“Yeri ebediyen doldurulamayacak biri. Yüzyılda bir gelir böyle kametler. Allah vergisi bir yeteneği olan nadirattan bir zattı. Müziğe onun gibi bakabilen birilerini bulmak çok zor” (Ahmet Özhan).

“Gelenekten gelen bir icra tarzı ve tavrı vardı. Çok büyük bir icraydı. Gençlerden de onun izinden gidecekler olduğuna eminim. Ama o tam kaynaktan yetişme bir sanatçıydı” (Beşir Ayvazoğlu).

Kaynak: SEYYAR Ali; MEŞHUR KÖRLER VE SAGIRLAR;hayat yayınları İstanbul mayıs 2006.

| edit post

Üç Gencimiz Öğretmenlik yapıyor

www.tips-fb.com Gönderen AMCA 20 Ekim 2011 Perşembe 0 yorum

 Köyümüzden Ekrem Çetin (ismail çetin'in oğlu), Ali Can Özen (Saim Özen'in oğlu), Ümmühan Çolak (Recep Çolak'ın kızı)  Ünüversite eğitimlerini bitirip atamaları yapılmadığından dolayı bu yıl Mili Eğitim bakanlığı tarafından ücretli öğretmenlik görevi aldılar.
  Ekrem Çetin Taraklı'da türkçe öğretmenliği, Ali Can Özen Hendek'te Edebiyat öğretmenliği, Ümmahan Çolak da Hendek'te İngilizce öğretmenliği yapmaktadırlar.
 Akçapınarlılar olarak ileriki yıllarda atamaları yapılarak öğretmen olmalarını,mesleklerinde başarılarının devamını dileriz.

| edit post

Köyümüzde Hafta Sonu Misafirlerimiz Vardı

www.tips-fb.com Gönderen AMCA 17 Ekim 2011 Pazartesi 0 yorum

     Hafta sonu köyümüze, imamımız İsmail Kocagözün Kayınbabası Baki Küçükdoğan,Bacanağı Mehmet Kösen ve arkadaşı pomukova müf. görevli Yakup Kuzu, Yıllık izine ayrılan yalova da görev yapan Mehmet Çelikpençe (mehmet hafız),Karasu'da görev yapan oda yıllık izine ayrılan İlyas Cambaz, Emekli ayrılan zaman zaman tarım işleri için köye gelen(ceviz toplamaya gelen) Nihat Cambaz (nıhat hafız),  Merhum İbrahim Bilen'in  (ibrayim çavuş) hacı arkadaşı pomukova'dan  Hüsnü Teke  Köyümüzün misafirleriydi.




| edit post

Köy Tarlalarının İhaleleri Yapıldı

www.tips-fb.com Gönderen AMCA 15 Ekim 2011 Cumartesi 0 yorum

  Köyümüz de her yıl açık artırma usulu ihaleye çıkan köy tarlalarının(Embiller ve gedikler) ihalesini her yıl olduğu gibi yine Burhan Eker aldı.
    Muhtarlığın 2500 tl'den açtığı ihaleyi Burhan Eker 2550 tl, İsmail Eker 2600 tl, Burhan eker 2700 tl, Amca 2800 tl ve Burhan Eker her zaman olduğu gibi 3000 tl fiyat vererek son noktayı koydu.
 Kendisine köy tarlalarının hayırlı olmasını ve bol kazanç getirmesini ALLAH'dan dileriz






| edit post

İbrahim Hoca Köyümüz de Hac Mevlüt'ü yaptı

www.tips-fb.com Gönderen AMCA 10 Ekim 2011 Pazartesi 0 yorum

  Köyümüz Haciibramlar sülalesinden pomukova merkez camiinde görev yapan hac'ca gidecek olan İbrahim Arslan ve eşi fatma Arslan için camimiz de mevlüt okutuldu ve  devamında vedalaşma yapıldı.
    İbrahim Hocamız ve eşi, mazeretlerinden dolayı hac vazifelerini yapamayan kişiler için vekaleten hacca gidecek olup 14 Ekim 2011 cuma günü cuma namazından sonra pomukova, saat: 17.00'da Adapazarı, saat:23.20'de İstanbul Atatürk havaalanından hareket edeceklerdir.
 Akçapınarlılar olarak bizleri unutmayıp köyümüze kadar gelip bizlerden vedalaşmaya gelen hacı adaylarımıza teşekkür ederiz ve hac vazifelerini en güzel şekilde yaparak tekrar aramıza dönmelerini ALLAH'tan niyaz ederiz.





| edit post

Hüseyin Keskin Ev Mevlüt'ü yaptı

www.tips-fb.com Gönderen AMCA 9 Ekim 2011 Pazar 0 yorum

    Köyümüz Hallalar sülalesinden istanbul da ikamet eden Hüseyin Keskin İstanbul Kavakpınar'da geçen aylarda almış olduğu ev için mevlüt yaptı.
 İstanbul da oturan gurbetcilerimizn çoğunluğunun,Akçapınarlı akraba ve komşularının bir bölümünün katıldığı programda hocalarımızın ilahi ve sohbetlerinden sonra yemek ikramı yapıldı,sonrasında gurbetci  ve yerli akçapınarlılar çaylar içip sohbetler yaptılar.
 Akçapınarlılar olarak Keskin ailesinin almış oldukları evlerinin hayırlı olmasını ve evlerinde huzur içerisinde oturmalarını ALLAH'tan dileriz.


















| edit post

Ayşe Çelikpençe Gözünden Ameliyat oldu.

www.tips-fb.com Gönderen Mustafa Çelikpençe 6 Ekim 2011 Perşembe 0 yorum


Köyümüz Kavuşlar sülalesinden Asım Çelikpençe'nin eşi Ayşe Çelikpençe, İstanbul Kuledibi Göz Hastanesi'nde ameliyat olmuştur.

Bir süre daha hastanede kalacak olan hastamıza acil şifalar diliyoruz.

Köyümüzden 2011 Hac Yolcuları

www.tips-fb.com Gönderen Mustafa Çelikpençe 0 yorum


Bu sene köyümüzden; Pamukova Merkez Camii imamı İbrahim Arslan ve hanımı Fatma Arslan, Eskişehir'de ikamet eden Recep Arslan'ın oğlu Mehmet Arslan ve hanımı, İstanbul'da ikamet eden İsmail Çelikpençe ve hanımı Sabriye Çelikpençe hacca gitmektedir.

İsmail Çelikpençe ve eşi Sabriye Çelikpençe, 05 Ekim 2011 Çarşamba günü saat 07:10 uçağı ile Sabiha Gökçen Havalimanından Medine'ye yola çıkmışlardır.

Tüm hacılarımıza hayırlı yolculuklar diliyoruz...

Mustafa Pekmez'in Mevlüt'ü yapıldı

www.tips-fb.com Gönderen AMCA 1 Ekim 2011 Cumartesi 0 yorum

  Geçen hafta vefat eden Hafız mustafa Pekmez anısına bu akşam (01.10.2011.cumartesi) köy camimiz de mevlüt okutuldu.
  Çok sayıda imam'ın ve cemaatin katıldığı cemiyette akşam namazından sonra pilav ve vişne suyu ikramı yapıldı yatsı namazından sonra da mevlüt okundu.
 Akçapınarlılar olarak yapılan bu cemiyetin kabul olmasını Allah'tan diler bu haber'i okuyanlardanda hafız abi'nin ruhu için bir fatiha okumalarını rica ederiz.












| edit post

Bloglar Yarışıyor

Bloglar Yarışıyor Blog Etkinliği / Ödüllü Yarışma

Yazarlar

İsmail ÇELİKPENÇE
Erenler - Evliyalar

Son Yorumlar

Site Trafiği

Ziyaretçi Sayısı

İzleyiciler