Köyümüz Cambazlar sülalesinden Bümyamin Sanlı'nın oğlu İbrahim Sanlı, 25 Şubat Cuma akşamı köy halkı tarafından dualarla uğurlandı.
BünyaminSanlı'nın büyük katkısı ve gençlerin isteği ile bir otobüs tutuldu. Askeri yalnız bırakmayan arkadaşları ve ailesi Konya'ya kadar askere eşlik ettiler. Konyada Mevlana Hazretleri'nin turbesini ziyaret edip, Konya'yı gezdikten sonra askerimiz 26 şubat Cumartesi saat 16 30 gibi Konya Hava İndirme Komutanlığı'na teslim oldu .
Askerimize hayırlı tezkereler dileriz...
Köyümüz Çolaklar sülalesinden İsmail Çolak'ın Vezirhan'da ikamet eden damatı Sedat Ünal (Fatma Ünal Çolak'ın eşi), geçtiğimiz yıl Adapazarı, Bursa ve Eskişehir'de üç kez bel fıtığı ameliyat geçirmiş ne varki sağlığına kavuşamamıştı.
Yaklaşık üç ay önce son kez Eskişehir'de ameliyat olarak, 40 gün gibi uzun bir zaman tedavi gördü. Sedat Ünal, tam olarak sağlığına kavuşarak, çalıştığı fabrikada işine gitmeye başlamıştır.
1.5 yıldır köyümüze gelmeyen Sedat Ünal, köyümüze gelerek, kayınbiraderleri ile çay içip, sohbetler etti.
Moralinin çok iyi olduğu gözlenen Sedat Ünal'a geçmiş olsun dileklerimizi sunuyoruz.
Köyümüz Mollalar sülalesinden Mustafa Özen 14 şubat 2011 Pazartesi günü rahatsızlanarak, Sakarya Yeni Kent Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı.
Ciğerlerinde su toplandığı teşhisi konulan hastamızın, su alma işlemi tam olarak bitmediğinden tedavisi devam etmektedir.
Doktarlar hastamızın ne zaman taburcu olacağı hakkında net bir bilgi vermemektedir.
Hırcaller sülalesinden Bilecik Sütlük Köyü'nde imam olarak görev yapan Mustafa Berber'in eşi Aysel Berber, geçtiğimiz 18.02.2011 Cuma günü, Bilecik Devlet Hastanesi'nde apandisit ameliyatı olmuştu.
Hastamız 21.02.2011 Pazartesi günü taburcu oldu.
Kütahya'da havacı olarak askerlik yapan Askerlerimiz Rasul Öztürk ve Mehmet Sanlı dün (18.şubat .2011 cuma) yemin merasimleri yapıldı. Merasime askerlerimizin aileleri ve arkadaşları 15 kişilik bir gurupla gittiler, Acemilik eğitimlerini bitiren askerler Aileleri ve Arkadaşları ile beraber Akçapınar'a döndüler
Askerimiz Rasul Öztürk Amasya merzifona,mehmet Sanlı'da Kayseri'ye usta birliklerini yapmak üzere 25.şubat 2011 cuma günü birliklerine teslim olacaklardır.
Köyümüz Hırcaller sülalesinden Bilecik İli Merkez Sütlük Köyü'nde imamlık yapan Mustafa Berber'in eşi Aysel Berber, 18 Şubat Cuma günü (bugün), Bilecik Devlet Hastanesi'nde apandisit ameliyatı geçirmiştir.
Sağlık durumu iyi olan hemşerimizin tedavisi hastanede devam etmektedir.
Kendisine geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.
Bu akşam (17.şubat.2011. perşembe) camiimizde yatsı namazından sonra umre ve asker'e gidenler için mevlüt okutuldu, çıkışta katılımcılara şeker,gofret ve kıstırma (iki bisküi,bir lokum) ikramı yapıldı.
Köyümüz Memişler sülalesinden Eskişehir'de ikamet eden Recep Arslan'ın eşi, Mehmet Arslan'ın Annesi Müzadiye Arslan (memişlen imzadiye) geçtiğimiz cuma (11 şubat 2011 ) günüEskişehir Yunus Emre Devlet Hastanesinde kalp ameliyatı geçirdi.Hastamız üç günlük yoğun bakımdan sonra servise alındı,halen hastanede yatmaktadır.
ÖLÜM VE SONRASI
Allah önce kâinatı yaratmış, sonra da insanoğlunu yaratarak varlıkları onun hizmetine sunmuştur. Hz. Âdem’e kendi kudretinden nefes vermiş, insan bu nefesle hayat bulup canlanmıştır.
İnsanoğlu yaşadığı müddetçe Allah’ın verdiği bu emaneti taşır. Ömür bitip son nefesini verince bu emaneti yerine teslim eder, geldiği yere gider.
Ölüm, bu âlemden öteki âleme gidiştir. Ölüm, bu âlemin bitişi öteki âlemin başlangıcıdır. Ölüm, bedeni hareketlerinin durması, ruhi hareketlerin devam etmesidir. Ölüm, asli yurdumuza, sonsuzluk âlemine göç etmektir. Ölüm, çalışma hayatının bitmesi netice hayatının başlamasıdır. Bu âlem kazanma yeri öteki âlem harcama yeridir.
Mezar birkaç kazma kürekle açılan bir çukur değil, ilahi divanın giriş kapısıdır. Kabir insanı ahirete götüren bir tüneldir.Bu dünya misafirhanedir. İnsanlarda bu dünyada misafirdir. Misafir gittiği yerde uzun süre kalmaz. İnsanlarda bu dünyada ebedi kalmazlar.
“Dünyaya gelen her canlı bir gün ölecek ve Rabbine dönecektir.”(Ankebut /57)
“Herkes için bir ecel vardır. Ecel geldiği zaman ölüm ne bir saat geri kalır, ne de bir saat ileri gider.”(Araf /34)
Bu dünyadan öteki âleme sevdiklerimizden-dostlarımızdan bazılarını gönderdik. Acaba ne âlemdeler? Bilmiyoruz.
Yunus Emre diyor ki:
"Bu dünyadan göçüp gidenler,
Ne gelirler ne bir haber verirler.
Üzerinde türlü türlü otlar bitenler,
Ne gelirler ne bir haber verirler.”
Ölümden sonrası ise şöyle yorumlanır:
"Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.
Birçok seneler geçti; dönen yok seferinden.”(Y.Kemal Beyatlı)
Ölümün insana ne zaman-nerede geleceği belli değildir.
“Beş şey vardır ki, o beş şeyin bilgisi Allah tarafından gizli tutulmuştur.
1-Kıyametin ne zaman kopacağını ancak Allah bilir.
2-Yağmurun nereye- ne zaman- ne kadar yağacağına O, karar verir.
3-Anne rahmindeki çocuğun geleceğine ait bilgiler Onun kaydı altındadır.
4-İnsanın yarın başına neler gelecek- neler olacak Onun ilminde saklıdır.
5- İnsanın nerede-ne zaman öleceğini Ondan başka bilen yoktur.” (Ankebut/34)
Bu dünyadan ayrılıp gidenler eserleri ve hatıraları ile yaşarlar.
“Ölen kişinin dosyası kapanır. Ancak üç kişi vardır ki onların dosyası kapanmaz."
1- Cami-köprü-çeşme- okul gibi kalıcı bir eser yaptıran kimsenin.
2- Arkasından hayır hasenat yapacak evlat yetiştiren kimsenin.
3- İlme hizmet eden-ilmi-talebe yetiştiren kimsenin. (Müslim/14 )
Bir gün gelecek İnsanoğlu bu dünyada yaptıklarından sorgulanacak, işlediği suçlardan dolayı yargılanacaktır.
Bu dünyada hakları gasp edilenlerin hakları kendilerine iade edilecek, insanlara zulmedenler mutlaka cezalarını çekeceklerdir. Haklarında verilen karardan sonra işlemiş olduğu suçların bedelini ödeyecektir.
İnsanlar bu dünyada yaratılış ilkelerine uymalı, yaratıcının koyduğu kuralların dışına çıkmamalıdır. Dünyada iken ahretini kazanmaya çalışmalıdır. İşte o zaman insan dünyada mutlu olacak, ahrette ebedi saadete kavuşacaktır