Tüm Haberler

Etiketler

Misafirperverliğimizin Kökleri

www.tips-fb.com Gönderen Mustafa Çelikpençe 22 Ocak 2009 Perşembe

Yazar : Ali Seyyar

Yöremiz insanının ve özellikle Sakarya’nın kırsal alanında yaşayan yerli insanlarımızın en büyük sermayesi ve üstünlüğü, belki de ahlâkî ve sosyal hasletlerini, masum ANADOLU çocuğun yüzünde görülen saf ve temiz hâliyle halen koruyabilmiş olmalarıdır. Bu güzel hasletlerin başında misafirperverliğimiz gelmektedir. Bu tespiti canlı örnekleriyle başkalarından duymak, hem tezimi doğrulamakta, hem de yöre insanımızla iftihar etmeme vesile olmaktadır.

Şu hatıramı sizlerle paylaşmak istiyorum: İstanbul’da bir bilim adamı ile tanışmıştım. Şundan bundan sohbet ederken benim Sakarya’lı olduğumu öğrenince bana yaşadığı bir hadiseyi sitayişle anlattı. Dedi ki, “Ben sırf Sezai Karakoç’un MONA ROZA şiirinden etkilendiğim için, Geyve’yi ve oranın insanlarını merak ettim ve arkadaşlarımla oraya piknik yapmaya gittim”. Hatırlarsınız, şair Karakoç, şiirinde sevdiğine şöyle diyordu…

Mona Roza, siyah güller, ak güller
Geyvenin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Ah, senin yüzünden kana batacak
Mona Roza siyah güller, ak güller

İşte bu sözlerin büyüleyici tesiri altında kalan bu bilim adamı, Geyve’ye ulaştığında bir bakkala uğrar, alışverişini yapar ve ondan sonra burada piknik yapılacak uygun bir yerin olup olmadığını sorar. Bakkal efendi, bunun üzerine oğluna dönüp şöyle der: “Evladım, bak bu misafirlerimiz uzaktan gelmişler. Hemen bizim kiraz bahçesine götürüver, oradan daha iyi bir yer bulamazlar, hem orada piknik yapsınlar, hem de bizim kirazlarımızdan doyasıya yesinler”. İstanbul’dan gelen misafirler, Geyve’nin sadece “siyah ve ak güllerini” değil bizim yöremizin misafirperverlik ve insanlık yüzünü de görünce son derece memnun olurlar.

Misafirperverliğimiz ve Yarenlik

Yaran, lafzen sadık arkadaşlar, can dostlar, sevgililer; Yaren ise, en yakın arkadaş anlamına gelir. Sosyal bir kurum olarak Yaren, sevgi ve kardeşlik hamurunun, birlik ve dayanışma potasında yoğrularak, İslâm ahlâk ve fazileti ile şekillenmesinden meydana gelen kişilerin belirli esaslar üzerine inşa ettiği, özel mekânlarda yaşanan millî kültür mirasımızın bir müessesesi, Oğuzlardan günümüze ulaşan bir ahilik kuruluşudur. “Yarenlik” (Muhabbet-Dostluk) adıyla köylere kadar inmiş olan bu teşkilat, millî kültürümüzün ve sosyal dayanışmanın gelişmesinde çok önemli bir rol oynamıştır. Özellikle Ahi Tekkesi’nin bulunduğu merkezlerde bu kültürel miras daha yoğundur. Ahi Tekkeleri hakkında önemli bilgileri İbn-i Batuta’nın seyahatnamesinden öğrenmekteyiz. İbn-i Batuta, 1333 yılındaki seyahatinde Taraklı’dan geçerken bir ahi tekkesinde misafir kalmıştır. Taraklı ve Göynük köylerinde kültürel yapının güçlü olmasında belki de bu ahi teşkilatlarının payı büyük olmuştur. İbn-i Batuta’nın övgü ile bahsettiği ahi zaviyeleri birçok köyde konuk odası olarak vazife görmekteydi. Bu yönüyle zaviyeler, “ayende ve revende”, yani “bir yere gelen ve bir yere giden misafirlere” sosyal hizmetler götürmüşlerdir. Kim olursa olsun bu odalara gelen misafirler yedirilir, içirilir, yatırılır, kış aylarında sobası yakılırdı. Şimdi yolların, taşıma araçlarının gelişmesiyle bu köy odaları özellikle 90’lı yıllardan sonra fonksiyonlarını yitirmişlerdir.

Köy Odalarımızın Yeni Sosyal Fonksiyonları

Taraklı ve Göynük köylerinin bazılarında köy odaları halen mevcuttur. Bu odaların klasik sosyal fonksiyonları, ulaşım imkânlarının gelişmesiyle birlikte zamanla değişmiştir. Köy odalarında artık yatılı misafir kalmamakta ancak bunun yerine köylüler, bu odalarda bayram düğün gibi özel günlerde yemekler yedirmekte ve yöresel oyunlar oynamaktadır. Bu köy odaları zamanın ihtiyaçlarına uygun olarak mahiyetini değiştirmiş ve Yaren Odaları olarak anılmıştır. Bu Yaren Odaları, köylerde ve kasabalarda, değişik yaş guruplarından insanların muntazam devam ettikleri ve misafir ağırlamaktan başka gençlerin eğitimini üstlenmiştir. Yani bir misafirhanenin ötesinde bu odalar ayrıca sosyo-kültürel bir merkez işlevini görmüştür. Büyük Selçuklu ve Osmanlı Devletindeki Ahilik müessesesinin kalıntılarından olan köy odaları ve yaren odaları toplumsal iletişim ve etkileşim adına mühim vazifeler icra etmiştir. “Yaren Başı”, ahilerin “Ahi Baba”sı durumundadır. Seçimle başa gelen “Yaren Başı” oda yarenlerinin yaşlıcası, yol yöntem bileni, herkesçe sevilen, sayılanıdır.

Akçapınar’da Köy Gençliği

Bugün başta AKÇAPINAR olmak üzere Taraklı’nın birçok köyünde var olan ve “Köy Gençliği” olarak bilinen oluşumun köklerinde Ahi ve Yaren (Yaran) teşkilatının olduğunu biliyor musunuz? Yaren Teşkilatının ruhu, Taraklı ve Göynük köylerinde isim ve fonksiyonunu değiştirmiş olsa dahî bugün bile devam ettiğini biliyor musunuz? Köydeki bütün gençlerin bir araya gelmesiyle oluşan “Köy Gençliği”, bugün bile “Gençlik Başkanı” veya “Delikanlı Başı” tarafından idare edilir. “Köy Gençliği”nin üyeleri, başkanlarını kendileri seçer. Yaşça büyük olan, tecrübeli, sözüne itimat edilir kısaca ahlâken en çok güvenilir bir ağabey, başkan olarak seçilir. Köy gençlerinden hiç birisi, “Gençlik Başı” olarak da tanımlanan Başkana itaatsizlik yapamaz. Eğer itaatsizlik yaparsa köyün tüm gençleri tarafından dışlanır. Köy gençliği, köyün tüm müşterek işlerini elbirliği ile yaparlar. İmece denilen bu ortak köy işlerinden hiçbir genç kaçamaz. Ayrıca düğün, bayram gibi özel günlerde gençler tüm hizmetleri gönüllü olarak yaparlar. Mesela ananevi gelenek olan pilav (manav pilavı) için malzemeyi gençler toplar, pilav piştikten sonra misafirleri davet eder, yemek servisini yapar ve geriye kalanları toplar, düzenler. Köy gençleri, ayrıca hasta, yaşlı, özürlü gibi günlük bedenî işlevlerini tam olarak yapamayan dezavantajlı ve korumaya muhtaç kişilerin ihtiyaçlarını hep beraber kısa sürede karşılarlar. Köy imamı ve(ya) öğretmeninin odun gibi temel ihtiyaçları yine köy gençlerinin emeği ile giderilir. Gençlik başının önderliğinde komşu köylere ziyaretler yapılır, özel günlerde spor müsabakaları düzenlenerek arkadaşlıklar kurulur ve pekiştirilir. Böylece büyüklerin yol göstericiliği ile gençler, köyün tüm sosyo-kültürel yapılarını ayakta tutar ve geleneklerimizin canlı kalmasına katkıda bulunurlar. Taraklı’nın köylerinde yaşatılan bu güzel gelenekler, yörenin huzurlu ve sevimli olmasının başlıca faktörlerindendir.

Misafirperverliğimizin Kökleri haberi için 1 Yorum

  1. İsmail Yavuz yorumu:
  2. Yazinizi bir solukta okudum tabiri caizse, gercekten cok hos konulari ele almissiniz o hos uslubunuzla. Insan iftihar ediyor boyle bir koyde dogup buyudugu icin. Yarenlikle ilgili kismi okurken butun Yarenlerim gecti aklimdan simdi herbirimiz ayri yerlerde olsaktacok yaygin bir tabirle soyleyeyim ki kalplerimiz beraber hepsiyle. Sonra bayramlarda yaptigimiz ve neredeyse hic maglup olmadigimiz futbol musabakalari geldi aklima. Gercekten sosyalligi doya doya yasadigimiz bir kucuk fanus gibiyiz,koca sehirlere ornek olmasi gereken...Farkinda olmadan duygularim da costu yorum yazarken cok tesekkur ediyorum sevgili Ali abi...

     

Yorum Gönder

Yazı ile ilgili yorumunuzu buradan girebilirsiniz.
Alttaki "Bir Kimlik Seçin" bölümünden, Adı/Url 'yi seçip isminizi girerek, yorumunuzu sahipsiz bırakmayın

Bloglar Yarışıyor

Bloglar Yarışıyor Blog Etkinliği / Ödüllü Yarışma

Yazarlar

İsmail ÇELİKPENÇE
Erenler - Evliyalar

Son Yorumlar

Site Trafiği

Ziyaretçi Sayısı

İzleyiciler